Enes Tarım

Dökülüyoruz

Enes Tarım

Mısır’da gün geçmiyor ki Müslümanlar idam edilmesin. 

Kimseden çıt yok.

Mursi’nin mahkeme salonunda şüpheli ölümü sonrası birkaç kıytırık kınama gösterisi; beraberinde gıyabi cenaze namazları, hüzünlü dualar ve boş meydanlar, sessiz yığınlar…

Sahi İdlip’te muhaliflerin bulunduğu bölge saldırmazlık anlaşmasına rağmen kadın çocuk demeden bombalanıyormuş duydun mu?

Hani şu Suriye’deki mücahitler!

Esed’e karşı yıllardır savaşan, tırlarca yiyecek erzak ve un gönderdiğiniz savaşçılar var ya. Bir bölgede sıkıştırılmış ve kadın, yaşlı, çocuk demeden bombalanıyorlarmış. 

“Aslında ben hepsinin şimdiye öldürüldüğünü, kimsenin kalmadığını sanıyordum ya. Demek hala içlerinde yaşayanlar varmış. Hımmm…”

Peki Irak’ta hapsedilen ya da Suriye’de PYD elinde tutsak olan binlerce kadın ve çocuk?

Türkistan’da Müslüman Türklere Çinliler zulümler yapıyormuş. On binlercesi tutsakmış…

Çeçenistan’da yıllarca Ruslara karşı desteklediğimiz mücahitlere ne oldu sahi?

Ne yapıyorlar acaba şimdilerde…

Peki Afganistan’da önce Ruslara sonra da Amerikalılara karşı savaşanlar?

Filistin?

Arakan?

Tümü de sapkın radikal unsurlarmış öyle mi?

Hımm…

***

Değer bilmez, unutkan ve umursamaz mıyız?

Yoksa vefasız mı?

Ya da hepsi birden mi?

Galiba dün iman derecesinde inanarak mutlak gördüklerimize bugün inanmıyoruz hepsi bu.

Geçmişte inanarak savunduklarımız bugün artık inandırıcı değil gibi.

Aksi olsa böyle rahat olamayız, ölüm ve zulüm haberleri geldikçe kıvrandıkça kıvranır ateşlere düşer kaz tüyü yataklarda yatamayız…

***

Yaşadığımız günleri tek cümle ile özetleyin dense söylenecek en uygun cümle sanırım: “ Dökülüyoruz…” olurdu.

Daha dün denecek kadar kısa bir zaman önce 20. Yüzyılın hâkim ideolojisi olan ve 21. Yüzyılda çoğu İslam coğrafyasında devlet olması beklenen İslamcılık buzdan bir kule gibi eriyerek çöküyor.

Her yer düştü bir bir.

Kahire, Kabil, Halep, Bağdat, Kudüs, Mekke, Grozni…

Son kale, düşerse her şey biter denilen İstanbul’da…

Siz bakmayın “çöküyor” kelimesini geniş zaman kullandığıma. Aslında geçmişi ifade eden “çöktü” kelimesi daha gerçekçi olurdu.

Ve ne yazık ki bu çöküşten İslamcıların kendileri bir yana hocaefendilerinin de haberi yok.

Öyle ki, muhteremlerin hepsi sanki Titanik batarken elinde boş tepsi ile yolcular arasında dans ederek gezinip gaz veren birer kamarot gibi.

Zaten yok oluşlar böyle olur. 

Zaman içerisinde önce durağanlaşıverir. 

Sonra küçük eriyişler başlar, kimse farkında olmadan. Kendilerini hala devrimci/inkılapçı sanırken “dimdik ayaktayız !” söylemleri ile nutuklar atarken çevreye; güvertede hep beraber usulca sulara gömülürler.

Batıştan o kadar habersizdirler ki, suya gömülürken göğüslerini aşıp ağızlarından su girmeye başlayıp diplere doğru yol almaya başlayınca her şeyin farkına varırlar ancak heyhat iş işten geçmiştir…

***

Tüm dünyada İslamcıları taşıyan gemi su alıyor.

Kalelerin hepsi bir bir ele geçirilirken; artık onların tevhid/ adalet/ özgürlük iddialarına kimse inanmıyor. 

Bir şeyler yapmak lazım boğulmadan önce…

Selam ve dua ile…

Yazarın Diğer Yazıları