Enes Tarım

Benim güzel putlarım

Enes Tarım

İnsan fıtratı gereği daima bir yaratıcıya tapınma ihtiyacı duyar. 

Aslolan bu ihtiyacın Allah ile giderilmesidir. 

Ama çoğumuz bu seçimi doğru yapamıyor; asırlar boyu gizemli ruhlara, tabiat güçlerine, çeşitli hayvan ve insan heykellerine, mitolojik varlıklara, masal kahramanlarına ve insanüstü varlıklara inanıp ibadet edip duruyoruz. 

Bu yönümüz ile galiba hepimiz Kabil’in genlerini taşıyoruz. O kardeşi Habil'i öldürdükten sonra kaçmış; babasından uzakta geçirdiği ömrünün son demlerinde ateşi kutsal saymaya başlamış; oğullarına da ona secde etmeyi tavsiye etmişti. İnsan soyunun “ateşperestliği böyle başlamıştı.  

Taberi Tarihinde putçuluğun başlangıcını Kabil’e dayandırsa da ve biz bunun doğruluğunu tam olarak teyit edemiyor olsak ta şunu biliyoruz ki tarih boyu neslimiz bugün olduğu kadar putçuluğu çok sevdi…

*** 

Tüm semavi dinler içerisine  batıl hurafeler karışınca putperestlik süreci başlar. 

Çünkü putperestlik bir hastalıktır.   

Tek Tanrı inancı tüm insanlarda fıtraten kodlanmışken süreç içerisinde deformasyona uğrar, kaybolur ve zamanla inanma, ibadet etme ihtiyacı içinde kıvranan ruhumuz sahte ilahlarla, yalancı tanrılarla doymaya çalışır. 

Bu nedenle de madenden taştan, tahtadan putlara, heykellere, insanlara, güneşe yıldıza aya hatta inek gibi saçma sapan şeylere tapar dururuz. 

Bazen ruhların ölmediğini iddia ederek atalarımızın ruhlarını, bazen bir hayvanı bazen de güneşi ayı ateşi gök gürültüsünü tanrılaştırırız. 

Belki geçmişte ilkel çağlarda bu tapınmanın altında çevrede meydana gelen hadiselerden, taşan nehirlerden, felaketlerden, yıldırımlardan, şiddetli rüzgârların yol açtığı tahribatlardan korkmamız, korunma güdüsü içerisinde emniyette olmak, emin olmak adına güçlü olana bir sığınıştır bu. 

Yeryüzündeki olayları gökyüzündeki olaylara bağlayıp; etrafımızda gerçekleşen hadiseleri gök cisimlerinin yarattığına inanıp güneşe, aya ve yıldızlara taparak kendimizi emin/ himayede hissetmek isteriz. 

Batıl sapkın inançlar ile kainatta olup bitenleri "doğa yapıyor" fikri ile doğaya tabiata ilahlık verip, adaklar adarız.  

Bazen hayvanları totem kabul ederiz. 

Bazı hayvanların kabilemizin atası olduğuna, ruhların onlara girdiğine inanarak kutsallaştırdık, tapınmaya layık görürüz. Kutsiyet atfettiğimiz hayvanların hareketlerini, seslerini taklide çalışıp, etlerini yemeyip resimlerini evlerimizin duvarına, silahlarımıza, eşyalarımıza hatta bedenimize resmedip bize kuvvet vereceğine, şans getireceğine inanırız.  

Bir “Bozkurt” un ırkımıza analık yaptığına inanarak bu Kurt Ananın hatırasını her daim gönüllerimizde yaşatarak daima bayraklarımızın, çadırlarımızın tepelerinde altından yapma Kurt başlarını alem olarak sallandırıp totem yaparız. 

Buda'nın ölümünden sonra Brahmanlar da yığınlarca Buda heykeli yapmaya başlamıştı. 

İsrailoğulları da ehlikitap oldukları hâlde içlerindeki put sevgisi ile put edinmek istemişti.   

Hristiyanlar İsa'yı bir ilah olarak gördü ve putlaştırdı.

Eski Mısırlılar da Firavunları…    

Roma'da da tanrı zafer kazanan kahramanlardı.   

Mekke zaten putlarla dolu idi. Tarihçiler Mekke’nin fethinde 360 putumuzun kırıldığından bahseder. 

İçimizde her daim görünmeyen bilinmeyen varlıklara, meleklere, cinlere tapanlar bile vardı. Her zorlu veya sevinçli günümüzde birlik ve beraberliklerimizi kuvvetlendirmek için putların etrafında ateşler yakarak toplandık. Devrimler yapmış, vatan kurtarmış, zafer kazanmış veya dağınıkken ulusumuzu bir tek ulus hâline getirmiş lider ve komutanları, tek adamları tanrı kadar çok sevdik. Onlar öldükten cesetleri çürüdükten kemikleri eridikten sonra dahi onlara olan tazimimizi yüzyıllarca sürdürdük. 

Ve bizler birer vefalı putperest olarak bazı kısa dönemlerde tek tanrılılığa meyletsek te tez zamanda toparlanıp putlarımıza geri döndük…  

***  

Günümüz dünyası da bir putlar galerisi artık.

O eski pagan çağlar yeniden yaşanıyor. 

Bizler aynı eskiden olduğu gibi eski putlarımızı zenginleştirerek içerisine çağdaş ideoloji putlarını kattık.  

Bugün insanoğlunun zihni tek tanrıcı kutsal değerlerden boşaldıkça, yerini yaşadığı çağın ikonları, sanal tanrıları alıyor.  

Bugünkü ideoloji putları tevhidi düşündüğünü sanarak elinde tespih dilinde Esma zikirleri ile etrafta salınan putlara tapınan ama kendini yine de tevhidi sayan bireylerden oluşan İslam toplumlarını sarıp sarmalamış durumda. 

Radyo dalgası gibi yayılan bu putlar, boş kalp ve kafalara girip arada sesini duyuran ve insanları o sesin cazibesine bağımlı hale getiren birer alıcı gibi.  

İlahi bir temele dayanmayan bu seküler ideolojiler Allah’a alternatif bir Rab konumunda. 

Zaten uğrunda ölümüne benimsenip, bir din kadar tutku hâline getirilen her şey put değil midir?  

Kutsandığından Allah’a alternatif olduğundan, Ona muhalefet ettiğinden, beşeri mesajlar taşıdığından…   

Bugün dünya Müslümanları beşeri dinlerin ideolojilerin birer kulu durumunda. 

Allah’a iman iddiası ile seküler tanrılara niyaz edip durmaktalar. 

Üstelik yaşadıkları ülkelerdeki yarı tanrıların, kralların başkanların sultanların mevcut gayrı İslami düzenlerinin idamesi için el açıp salya sümük dualarla Allaha yalvararak; kendilerini çok dindar görerek.

Putperest birer mümin olabilmek için çok çalışıp çok ibadetler edip Allaha çok niyazlar ediyorlar.

Atalar dinine bağlı kalmak, İslam ile putçuluğu harmanlamak üstün bir meziyet doğrusu.

Bizden geriye yeni nesillere şirk dolu bir dünya, milyonlarca putperest ihvan ve yepyeni güzel putlar bırakıyoruz.

Yeni ateist/deist nesillere selam olsun…

Hübel sizi korusun!

Selam ve dua ile…

Yazarın Diğer Yazıları