Asiye Türkan Aile Danışmanı / İlahiyatçı

Zor döneme şahit olmak!

Asiye Türkan Aile Danışmanı / İlahiyatçı

Bir yandan doğum haberlerine sevinirken, bir yandan da ölüm haberleri karşısında hüznümüzü dile getiriyoruz. Bir yandan yeni evliliklere şahit olurken diğer yandan da uzun yılardır devam eden, evliliklerine son verenlerin hayat dramlarını dinliyoruz... 

Her ne kadar zor bir dönem yaşasak da hızlıca geçen bir ömre sahibiz. 

Hikmet dolu kitabın hayatı özetleyen en anlamlı hikayesi Yusuf suresidir. Başlangıcı ve sonuyla bir bütünlük arz eden, roman gibi okuyup bitirebileceğimiz yaşanmış hikayedir. Çocukluğundan ölümüne kadar başrol olan Yusuf masumiyeti, iffeti ve iktidar gücüyle, hayatının her alanıyla bizlere örnek gösterilir.

İnsani zaafları da göz önüne alınan kahraman Yusuf, kendisine saygısını diri tutmayı isteyen, doğru hareket ederek kendine değer vermek isteyenler için mükemmel bir örnektir. Zira asrımızın en büyük imtihanı insanın kendisine saygısını yitirmesi, kendini değersiz görmesidir. Aksi takdirde ne mutlu olacak ne de mutlu edebilecektir.

Yaşanmış hayatın bize sunduğu en büyük öğreti, gençliğin verdiği güçle her şeyi yapabileceğini düşündüğü, şehevi isteklerinin doruğunda olduğu bir anda, kendine teklif edilen çirkin eyleme karşı içinden gelen sesi duymasıdır. 

Yusuf suresinin 24. Ayetinde anlatılan bu hakikat, Yusuf’u arzulayan bir kadının olması ve neredeyse arzularına kurban olacakken, Rabbinden gelen burhanı yani ihanet ve nankörlüğün çirkin bir hareket olduğunu düşünmesidir. Yusuf (a.s.) a bu düşünce dürüst, samimi ve tertemiz ahlakından dolayı verilmiştir. Zira hidayet yani güzellikler bu vasfı taşıyanlar içindir. İlgili ayet ise vahyin ilk sayfalarında yerini bulmuştur.  

“ Üzerinde hiçbir şüphe olmayan bu kitap muttakiler yani korunup sakınanlar, arınmak isteyenler için bir yol göstericidir. “ (Bakara 2/2) 

Dört duvar arasında yalnız olduğunu düşünen, duygularına hakim olamayıp böylesi hayasızlıkla karşı karşıya olan ve Kur’an’da Hak Teâlâ’nın “o kadın” diye anlattığı bu hadise, asırlar geçse de Ahsen’ül kıssa olarak her daim gündemde olmalıdır.  Bize hayattaki öncelikli konumuzu söylemektedir.

Utanma duygusu kişiyi kötülük yapmaktan uzak tutar. Bundan dolayıdır ki Hz. Muhammed (s.a.v.) “haya etmedikten sonra istediğini yap!” buyurmuştur. 
İnsanın fıtratına yerleştirilen haya duygusu bir oto-kontrol görevi yapar. Allah’tan utanmayan, insanlara karşı da haya duymaz. Kendisine saygısını ve güvenini yitirir. Sınırlarını ihmal eder. Böylelikle kendine zulmetmeye başlar. Bu hal ise Adem ve Havva kıssasında çok güzel sunulmuştur. 

Hayat ya Adem olmak ya da şeytan olmak için iki yol seçmemiz üzerinedir. Kendi nefsine zulmeden yani insan olmak isteyenler tıpkı Adem gibi yaptıklarını kabullenip, hatalarını kendi üzerine alırsa, af dileyip Nasuh bir tövbe yaparsa ve bir daha yapmama yolunda gayretli olursa insanlaşır. Aksi takdirde insanlıktan nasibi olmayan onca insan müsveddelerinin arasına girer. 

Görmeyen, duymayan, nasihat dinlemeyen hayvanlardan da aşağı, şaşkın olanlardan olur. Bu hakikat Araf suresi 179. Ayetinin konusudur. 

İnsana sınır çizen hayadır. Utanma duygusudur. Utanmak hayanın kökü ve meyvesidir. Her yerde ve her zaman gören, duyan, bilen Allah’tan utanan kişi bu utanması sayesinde kullardan da haya duyacaktır. 

Zira Hak Teala şöyle buyurur: “... Nerede olsanız, O sizinle beraberdir. Allah yaptıklarınızı hakkıyla bilendir. ”( Fatır 35/37) 

Haya; öncelikle her şeyi yapabileceğini, gücünün yetebileceğini düşünen gence yakışır. Yaş ilerleyip de hayasızlık yapanın arkasından söylenen “kırk yaşından sonra azanı teneşir paklar„ olacaktır. 

Bu sözün doğruluğunu Cenab-ı Allah; “...Size düşünecek kimsenin düşünebileceği kadar bir ömür vermedik mi? buyurarak bu yaşa kadar yaşayanlara çok fırsatlar tanındığıdır.

İnsan öncelikle sınırlarını bilmelidir. Ahsen-el takvim olarak yaratılan insan, ahsel-el hadis olan kitaba uyup Ahsen-el kıssa ile önceliklerini belirlerse hayatı anlamlı olur. Sınırlarını bilir. Ve o sınırlar içinde kalır. Aksi takdirde Rahman olan Allah’ı unutur. Bu durum Mülk suresi 19. ayetinde şöyledir; 

“Allah’ı unutanlar gibi olmayın. Allah böylelerine kendilerini unutturur. Onlar yoldan çıkmış kimslerdir.„ ( Haşr Suresi: 59/19)

Hasıl-ı Kelam, önceliğimiz iffetimiz olmalıdır. Din tamamen güzel ahlaktır. Ahlakı korumak ise hayayladır. Utanma duygusuyladır. Öncelikli ve önemli konularımızı belirlemeli ve istikamet üzere hareket etmeliyiz... Zor bir döneme şahitlik ettiğimizi unutmamalıyız.

Ves-Selam

Yazarın Diğer Yazıları