Ali Yiğit

HUZUR ŞEHRİ

Ali Yiğit

Malatya'dayız huzurdayız, huzur şehri Malatya..

Aslında bu sloganları afişler halinde billboardlara asmak lazım ara ara..

Sloganı bile insana huzur veriyor.. Ve dillendirmeliyiz huzur şehri Malatya sloganını..

İyilikleri sloganlaştırıp, kötülükleri içeride çözerek bitirmeliyiz..

Adam çölde giderken çölün ortasında hali perişan susuzluktan dudakları neredeyse çatlamış halde bir yolcuya rastlar. Hemen devesinden iner su kırbasını uzatır elleriyle su içirir azığını paylaşır. Yolcu olan bir fırsatını bulup kendisine yardım eden kişiyi itekler ve devesini aldığı gibi kaçmaya başlar. Yardım eden kişi kaçan kişinin arkasından şöyle seslenir.

Sakın yaptığın bu kötülüğü başka yerde anlatma; iyilik yapacak kişilere engel  olursun..

Kötülükleri bitiremeyiz ama iyilikleri çoğaltabiliriz, yapılan güzel işleri anlatarak örneklik teşkil ettirebiliriz. Hatta yapılan güzel ve iyi işleri  ödüllendirmeliyiz..

Orta yaşlarda iki bayan minibüste konuşuyorlar. Komşu oğlunun yaptığı kötülükleri, uyuşturucu kullandığını vs. anlatıyor.. Hemen yan tarafta koltukta oturan diğer bir bayan ise söze karışarak, mahallenizde gençler tarafından yapılan güzel işler hiç yok mu? Gençlerin yapmış oldukları kötülükleri ballandıra ballandıra anlatmak bize ne kazandıracak,  kötü emsallerin ahlaksızlığı reklam etmek tanıtmak bize ne sağlıyor? 

Cinayetlerin, aldatmaların, gelin kaynana kavgalarının anlatıldığı TV Programlarının bize neler kaybettirdiğinin farkında mıyız? Şehirde işlenen münferit bir olay üzerinden şehrin güvenlik zaafının olduğunu günlerce haberlere taşımanın o şehre ne kadar zarar verdiğinin farkında mıyız?

Geldiğimiz noktada ihanetlerini, cinayetlerini iştahla anlatan mahalle halkını her gün ekranlarda döndüre döndüre göstermenin sonucu olarak “mahalle” ve “aile” kavramları itibar kaybetti. Aile kurumu; aldatma, kandırma, ihanet, cinayet, dolandırma, tecavüz, şiddet gibi hallerin normalleştiği, sıradanlaştığı mekân olarak ekranda boy gösteriyor. Tüm bu müptezel haller yayınlanabilir hale geldiğinde değerlerimiz de aileye, insana bakışımız da örseleniyor. Kötü emsaller, ahlâksızlığı reklâm eden, ağlayan, zırlayan, yalan söyleyen ağzı laf yapan utanmaz karakterleri ya da mağdurları tanımak bize ne sağlıyor? Bu kötülüğü “aman canım herkes yapıyor” şeklinde normalleştirmiyor mu? Duymayana, bilmeyene de her türlü kötülüğü gösterip öğretmiyor mu?​

Şehrimiz gerçekten huzurlu bir şehir.. Huzurlu bir şehir kalması için de  emniyet güçlerimizin  mesai kavramı bilmeden gece gündüz çalıştıklarını biliyoruz.. Elbette ki 600 bin merkezi nüfusu olan bir şehir de Münferit olaylar mutlaka olacaktır. Ancak her münferit bir olayın akabinde bu şehir yaşanmaz hale geldi huzursuz bir şehir diyebilir miyiz?

Malatya güvenli değil midir demeliyiz?

Elbette var olan sorunları içeride çözeceğiz, şehrimizde olan asayiş olaylarını haberlere taşırken çok dikkatli davranacağız, asayiş olaylarına şahsi yorumlar ekleyerek güvenlik zaafiyeti varmış gibi lanse etmek, algı oluşturmak şehre kazanımdan ziyade zararı dokunur.

Şöyle bir örnekten yola çıkacak olursak, bir yılda Malatya'da Hastane acilinden hasta giriş sayısı bir milyon, bir yılda ise üç milyon kişi Malatya Hastanelerine muayene için giriş yapmış. Bu rakamlara bakarak Malatya insanı tamamen hasta diyebilir miyiz? Malatya hastalıkların kol gezdiği bir şehir mi diyeceğiz?

Güvenli ve huzurlu bir şehir, şehrin kalkınmasında belirleyici en önemli etkendir.

Şehrin güveni ve huzuru için her birey elini taşın altına koymakla mükelleftir. Şehirde yaşayan herkes şehrin bir parçasıdır. İyiliklerin yaygınlaştırılmasında da, kötülüklerin bertaraf edilmesinde de birbirimize ihtiyacımız vardır. Birbirimizi alt etmekten ziyade birbirimizin başarılarını anlatarak şehre katkı sunmalıyız.

''Malatya'dayız  Huzur'dayız'' sloganını hep birlikte sahipleneceğiz..

Kalın sağlıcakla....

Yazarın Diğer Yazıları