Ali Yiğit

Cemaatle namaz

Ali Yiğit

Salgın hastalık sebebiyle malum Camilerde cemaatle namaz kılınmasına bir süreliğine ara verildi..

Cemaatle namaz kılınmasına engel teşkil eden  sebeplerden bir tanesi de hastalıktır..

Genel bir salgın hastalık olmasa dahi  kişi bir başkasına bulaştıracak bir hastalığı var ise cemaatle namaz kılması caiz değildir..

Salgın hastalık sebebiyle bu günlerde camiler cemaatsiz, cemaat ise hüzünlü..

Okunan ezanın ardından camiye gidememenin verdiği hüznü yaşıyoruz..

Cemaatle namaz kılmanın fazileti ve önemini bildiren bir çok hadis-i Şerif'in olduğunu biliyoruz..

Sanırım birçok konuda olduğu gibi cemaatle namaz kılma konusunda ve cemaatin önemi ve içeriği noktasındaki asıl mevzuyu verilmek istenen mesajı unutuyoruz. .Yani cemaatin amacının ne olduğu, cemaat olma şuuru, cemaatle namaz kılmaktan kasıt nedir..

Allah Resulünün cemaate verdiği önemi, cemaatle verilmek istenen mesaj nedir.

Son zamanlarda şöyle cami cemaati davranış ve hareketlerine bakarsak sanırım mesele daha iyi anlaşılacaktır..

Yıllarca yan yana aynı safta namaz kılıp birbirleriyle konuşmayan cami cemaati, imamla konuşmayan cemaat, cemaatle konuşmayan imam.. Terk derdi imamın açığını arayan cemaate mensup kişi veya kişiler..

Cemaati sadece ezan okunmasıyla camiye gidip cemaatle namaz kılıp tekrar camiden ayrılmak olarak görürseniz cemaatle kılınan namazın önemini anlamamışız oluruz..

Dün okuduğum bir makale ile konuyu detaylandırmak istersek..

Camiye gidiyorsun insanların ne yardımlaşmadan, ne dayanışmadan bahsettiği var. 

Herkes somurtuyor, herkes sanki birbirine küs. 

Yanındakine şöyle biraz ileri git dediğinde neredeyse kavga edecek. 

Herkes burnundan soluyor. Herkes camiyi terk edip gidiyor. 

Birisi cipine binip gidiyor, öbürü ayağında kara lastikle evine nasıl ekmek götüreceğini düşüne düşüne gidiyor. 

Türkiye'nin dört bir tarafında günde beş vakit namaz kılınıyor. 

İnsanlar salata çağrılıyor. 

Yani yardımlaşmaya, dayanışmaya, desteklemeye çağrılıyor. 

Camide ne yardımlaşma var ne dayanışma var. İnsanlar sadece rüku ediyor, secde ediyor ve kimse kimsenin yüzüne bakmadan çekip gidiyor. 

Peygamberin Mescidi böyle değildi. Namaz kılmak beş dakika sürüyordu, toplantı yapmak dört saat sürüyordu. Rüku ve secdeden ibaret namaz yardımlaşma ve dayanışma toplantısının girizgahı gibiydi.

Toplantı öncesinde saygı duruşu ve istiklal marşı gibiydi. Ne yaptılar? Sadece o ilk bölümü bırakıp geri kalanı terk ettiler. 

Mesela şöyle olsa, bütün devlet dairelerinde önce İstiklal Marşı okunur ya, hani sonra konferansa, toplantıya geçilir. 

Düşünün insanlar geliyor bir araya geliyor İstiklal Marşı’nı söylüyor ve çekip gidiyor. Bundan başka hiçbir şey yapılmıyor ve sadece bu yapılıyor. 

Camilerdeki namaz da buna dönmüş durumda. Mahallenin dertlerinin görüşülmesi gerekiyor, fakir fukara var mı diye caminin etrafında araştırma yapılması gerekiyor. 

Aynı vakit içerisinde cebinde para olanla, evine ekmek götüremeyen yan yana namaz kılıyorlar ve birbirlerinden haberleri yoksa o namaz olmamıştır. 

Peygamberimizin mescidi böyle değildi. 

Peygamberimiz namazı kılar, sonrasında dönüp insanlara bir derdiniz var mı diye sorardı. Herkes kalkar derdini söylerdi. 

Şimdi ise bir an önce namazı kılıp/ kıldırıp camiden bir an önce çıkma telaşındayız..

Peygamberin sünneti bir derdiniz var mı diye sormaktır ve derdini diğerleri ile paylaşmaktır. 

Dolayısıyla camilerin de bu fonksiyonu tamamen ortadan kalkmış bulunuyor. 

Bir toplumun helak olmasının nedeni salatı terk etmesi ve şehvetlerinin, arzularının peşinden gitmesidir. 

Salatı terk etmek demek yardımlaşmayı, dayanışmayı, bölüşmeyi terk etmek demektir.

Vay o namaz kılanların haline yetimi, yoksulu doyurup gözetmezler..(Maun Suresi)

Öksüzün ağlamasından arş titrer. Kul hakkı yenmesinden arş sarsılır. Bu konudaki hassasiyet kalkıp, şekilcilik hasıl olmuştur Müslümanlar arasında. 

Asıl mevzu unutulmuş durumdadır. 

Rabbim şuurlu bir cemaat olma yolunda olan kullarından eylesin bizleri..
 

Yazarın Diğer Yazıları