Abdullah Ergün

Niye Şaşırdınız!

Abdullah Ergün

Meraklı bakışların farklı görüntülere odaklandığı ve çeşitlilik gösterdiği dönemleri yaşıyoruz.

Her gün bir gazete alma alışkanlığımın bu kategori içinde yer almasına ben alıştım.

Şehir merkezinde gazete bayilerinin yıllar öncesinin sayı aralığının çok altında olduğu, bayiden gazete satışından çok sigara tüketiminin rekor seviyelere gelmesi ben ve benim gibi düşünenleri üzüyor.

Belediye otobüslerinde bulunanların yaş aralıklarına bakılmaksızın ellerinde akıllı cep telefonları inecekleri durukları kaçıranların olduğunu söyleyen şoförün konuyla ilgili anlatımları mizah dergilerini aratmıyor.

Belediye otobüsünde gazetenin sayfalarının da gezinirken hemen arka sıralarda hayta tipli iki gencin" Baksana gazete okuyor" söylemini duymamaya çalıştım.

Oturdukları yerde ellerinde cep telefonu oynadıkları oyunun büyüsüne kapıldıkları anda ağızlarında çıkan argo kelimeleri duyduktan sonra söylediklerine fazla takılmadım  

Aynı yaşlarda olduğumuz zamanlarda birden fazla gazeteyle çay ocaklarında gündemin yanı sıra kültür-sanat haberleriyle konuları tartışma sezonlarına çevirdiğimiz ve saatlerce süren sohbetler gözlerimin önüne geldi.

En büyük lüksümüz futbol ve sinemaydı ama bu iki konu başlığını hiç bir zaman okuma alışkanlığımızın önüne getirmedik.

Tercüman gazetesinin 70'li yıllardaki nüfusa göre satış rakıma ulaştığı yıllarda gazeteler kitap seviyesindeydi.

Otobüste gazete okumama şaşıran iki gencin bu gerçeği bilmesine de gerek yok.

Sanal alemde oyun oynayanların bizim kuşağın tarlalarda ve okul bahçelerindeki gerçek oyun kültürünü bilme şansları da yok.

Onlara bu gerçeği ve doğallığı anlatacak kimsede yok.

Teknolojinin   "Tırı-Viri" kısmında yaptığınız rekorlar sizlere ileride hiç ummadığınız sürprizler yaşatacağı gerçeğini sakın unutmayın. İsterseniz bu yazımı bir yellere not edin o zaman haklılığımın ortaya çıktığını göreceksiniz

En son hangi kitabı okudunuz?

En son ne zaman kitap aldınız?

En son ne zaman gazete aldınız? Sorununu yazmama gerek yok.

Zaten otobüsün içinde gazete okurken ağzınızdan çıkanları duyduktan sonra bu konu başlığında bunu asla yaşamadığınızı da biliyorum.

Üniversite sınavlarında tel-tel dökülen jenerasyonunuzun mağdurları aslında sizler değil sizlerin anne ve babaları...

Her yıl üç milyondan fazla öğrencinin girdiği ÖSYM sınavında aslında verilen mücadele altıyüzbin öğrencinin arasında geçtiğini, kalanların sınava girdiği ana kadar kitaplardan çok ellerindeki akıllı telefonlar, yaşadıkları çarpıklıklar, sanal alemde gezinmeler ve sosyal ağlarla geçirdikleri sürelerin kendilerinde oluşturduğu ortamın kendilerine üst seviye bir okulun kazanmasına yetmeyeceğini bilmeleri gerekiyor.

Siz otobüste gazete okuyanlara sallayacağınıza ailenizin size sunduğu imkanların karşılığını hiç olmasa üniversiteyi kazanarak verin.

Benim bu konuda hiç umudum yok.

Okulu sadece ziyaret edilen ve mecbur gördünüz yer düşüncesinden kurtarmadığınız sürece başarılı olma şansınız yok.

Sizler gazete okuyanlara " Bu alışkanlığı bende yaşamak istiyorum, bende okuma alışkanlığını kazanmak istiyorum " 

Bu konularda bana yardımcı olur musunuz? düşüncesindeyseniz okuyanların yanında yer almaya bakın.

En yakın arkadaşınıza küfür ederken etrafınızda size hayretler içinde bakanları da görmeniz gerekiyor.

Aslinde sizlere acımam gerekiyor. 

Bu konularda acıma duygusunu bile bizlerde bırakmadınız.

Yazarın Diğer Yazıları