Din hizmeti gönüllülük ister

Camiler ve Din Görevlileri Haftası münasebetiyle sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan, Din Bir-Sen Malatya Şube Başkanı Yusuf Aslan, Peygamberlerin vârisleri olan din gönüllülerinin, görevi insanları öğüt ve nasihatle doğru yola çağırmak olduğunu söyledi.

Din hizmeti gönüllülük ister

Din Bir-Sen Malatya Şube Başkanı Yusuf Aslan, Camiler ve Din Görevlileri Haftası dolayısıyla bir mesaj yayınladı. Aslan, İslam dinini tebliğ ve davetinde ilk muhatabın Allah Resulü olduğunu anımsatarak,  kıyamete kadar bu hizmeti yürütecek din gönüllülerinin gönüllülük esası üzere faaliyet göstermelerini ayetle sabit olduğunu belirtti. 

Müslüman sorumludur 

Peygamberlerin vârisleri olan din gönüllülerinin görevi insanları öğüt ve nasihatle doğru yola çağırmak olduğunu aktaran Kaplan, "Hz. Peygamberden sonra onun mirası sayılan dini otorite, uzunca bir zaman siyasi otoritenin himayesinde temsil edilmişti. Günümüzde ise, değişen ve gelişen şartlar din hizmeti ile siyasi otoritenin ayrışmasına sebep olmuştur. Din hizmeti özerk ve gönüllülük ister. Dini tebliğ ve temsil davasında bulunanların sorumlulukları bugün dünden daha çok önem arz etmektedir. İnsanların gönüllerine girerek onlara önce kendilerini sevdirmek sonra da din hizmetini ihlas ve takva ekseninde gönül diliyle anlatmaktır. Gönül eri olan bir din hadimi varlığını sorgulayarak ve hedefler belirleyerek işe başlar. “Ben niçin varım? Ne işe yararım?” sorusuyla kendisine hedef belirler. Çünkü hedef koymak alışkanlıkların dışına çıkıp rahatı terk edebilmektir. Nebevî bir çileye, sıkıntıya talip olmaktır. Nitekim Allah Resulü ömrü boyunca kendisi için hedefler belirlemiş ve bunların gerçekleşmesi için kavli ve fiilî dualar etmiştir. İki Ömer’den birinin Müslüman olması, Taif halkının soyundan mümin insanların gelmesi, Mekke halkının Müslüman olması dua ve hedefiyle Roma, Bizans, Yemen ve İran’a İslâm’ın ulaşması arzusu nebevî hedeflerdir. Büyük hedefler büyük sonuçlar doğurur. Din hâdimi, kulluğu, hizmeti, başkalarının sıkıntılarını ve İslâm’ı en büyük dert edinir. Dert insanı şarj eder, tembellikten harekete geçirir, heyecan verir. Muhammed İkbal, dünyanın gidişatından Müslüman'ın sorumlu olduğunu söyler" dedi.

Din gönüllüsü karşılık beklemez

Kaplan, din gönüllüsünün güzel ahlak ve karakter sahibi olması gerektiğine işaret ederek, "Karakter insanın davranışlarındaki tutarlılığı ifade eder. Karakter insani ilişkilerde, doğruluk, güven, vefa ve dürüstlüktür. Nitekim “es-Sadık” ve “el-Emin” sıfatlarıyla karakter şahikası olan Hz. Muhammed (s.a.v) Kureyş müşriklerine bile: “Biz sana yalancı diyemeyiz” dedirtmişti. Din hadimi başkalarının acılarını ve sevinçlerini; kendisinin imkânlarını paylaşır; sofrası, kapısı ve gönlü daima açıktır. Din gönüllüsü yaptığı iş ve hizmetlerden karşılık beklemez ve almaz. İnsanların dertlerine ve sevinçlerine ortak olur. Din hizmeti görenler, işlerinin gereği insanların hem en acılı ve hem de en mutlu günlerinde onlarla beraber olma imkânına sahiptir. Nitekim düğün, başarı, nikâh ve doğum gibi sevinç anlarında; ölüm, hastalık, kaza, belâ ve musibet gibi hüzün zamanlarında insanlarla konumu gereği ilk beraber olan din gönüllüsüdür. İnsanların böyle acısını ve sevincini paylaşan din hadimi insanlar üzerinde çok ciddi sevgi ve dostluk tesiri oluşturur. Din hadimi hoşgörülüdür, yumuşak sözle konuşur. Günahkâra değil günaha kızar. Fedakâr, cefakar ve özverilidir. İnsanlara anladığı dilde hitap eder. Gönülden konuşur ve anlaşır. Din hadimi eskilerin ifadesiyle “hademe-i hayrat”, hayatın içinde dini canlı olarak yaşayan ve yaşadıklarıyla model olandır.  Böyle bir hizmet ise dünya hesabıyla değil ancak ahiret kaygısıyla ve gönülden sevda ile yapılacak bir hizmettir. Bu duygularla yapılan bir din hizmeti de gerçekten insana, İslam'a ve topluma berekettir" şeklinde konuştu.