Derhal serbest bırakın!

Vicdan Hareketi Platformu, Suriye hapishanelerinde bulunan kadın ve çocukların özgürlüklerine kavuşmaları için 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde, İHH Malatya Şubesi öncülüğünde çok sayıda STK'nın katılımıyla Soykan Meydanı'nda bir araya geldi.

Derhal serbest bırakın!

Soykan Meydanı’nda toplanan grup adına açıklamalarda bulunan İHH Malatya Şube Başkanı Ömer Derin, 110 ülkede insanların meydanlarda olduğunu belirterek, Suriye'de hapishanelerde tutulan mahpus kadınların özgür kalması gerektiğini söyledi. Derin, “Buradan Suriye hapishanelerinde acı içinde özgürlük bekleyenleri ve meydanları doldurarak, onlar için vicdanları ayağa kaldıranları selamlıyoruz. Biliyoruz ki; mazlumlar ve ezilenler için vicdanın haykırışından daha güçlü bir imkân yok. Vicdan Hareketi tüm çocuklar yaşasın diye; dili, inancı, ırkı fark etmeksizin tüm kadınlar korunsun diye oluşmuş uluslararası bir inisiyatiftir. Vicdan Hareketi insan hayatını korumayı hedefleyen ve herkes için onurlu bir yaşam isteyen bir merhamet hareketidir. Bizler, dünyanın birçok ülkesinden gelen insanlar olarak, hukuksuza tutulan, cinsel saldırıya ve işkenceye maruz kalan Suriyeli kadınların özgürlüğü için sesimizi yükseltiyoruz. Kadınlar olarak, isyan ediyoruz. Tecavüzün, savaşlarda kadınlara yönelik işkencenin ve her türlü zulmün silah olarak kullanılmasına isyan ediyoruz. Bu kirli savaşlara isyan ediyoruz. Çocukların çırpınarak, ölmesine isyan ediyoruz” dedi.

Suriye’de sayısız savaş suçu işlendi

Suriye savaşı sırasında sayısız savaş suçu işlendiğine dikkat çeken Derin, “Uluslararası sözleşmeleri etkili olarak uygulaması gereken devletler, uluslararası yargı mekanizmaları ve uluslararası toplumun bütün bileşenleri sivil insanların, kadın ve çocukların korunmasından sorumludur. Kadınlar ve çocuklar korunmalı, hiçbir şekilde esir tutulmamalı, tar arca herhangi bir şekilde pazarlık konusu ve unsuru yapılmamalıdır. İnsan hayatının ve onurunun korunması temel prensiptir. Bu prensibin ve sorumlulukların yerine getirilmesi ancak insanlık vicdanının harekete geçmesiyle mümkün olabilecektir. Bu nedenle, bunca acıya, bu kadar ölüm ve zulme artık yeter diyoruz. Dünyanın her yerinden vicdanların sesi olarak, şehirlerin meydanlarından Suriye'ye sesleniyoruz. Suriye Rejimine ve ortaklarına sesleniyoruz;  Hemen, şimdi tecavüzü savaş silahı olarak kullanmayı bırakın. Hemen, şimdi kadınlara acımasızca yapılan işkenceyi durdurun. Hemen, şimdi tüm Suriyeli kız kardeşlerimizi serbest bırakın. Bırakın evlerine dönsünler, bırakın ailelerine kavuşsunlar. Yeryüzünün dört bir yanındaki insanlık ailesinin her bir ferdini merhamete çağırıyoruz. Suriye rejiminin hapishanelerindeki cesur ve onurlu kadınlara sesleniyoruz. "Yeryüzünde vicdanlı bir insan kalmadı mı bize yardım edecek?” diyen kadınlara sesleniyoruz. Sesimizin size ulaştığını biliyoruz. Buradayız ve özgürlüğünüz için bütün gücümüzle kadın-erkek hep beraber çalışıyoruz. Pes etmeyeceğiz. Sizden asla vazgeçmeyeceğiz” diye konuştu.

Mazlumdan yana tavır alıyoruz

Derin, “Sadece ve sadece adaletten yana, mazlumdan yana tavır alıyoruz. Biliyoruz ki bu aynı zamanda insanoğlunun geleceğine ve bugün zulmeden alimlerin masum çocuklarına dahi insani sorumluluğumuzdur. Görevini yapmayanlara, eksik yapanlara da şahitlik ediyoruz. Birleşmiş Milletler, İslam İşbirliği Teşkilatı vb. tüm uluslararası organizasyonlara, bu savaşın bir parçası olan tüm devletlere, uluslararası insan hakları örgütlerine, yasaları gereğince savaş bölgelerindeki sivillere karşı sorumluluk taşıyan uluslararası Kızılhaçlar ve Kızılaylara ve uluslararası insani yardım teşkilatlarına sesleniyoruz. Haydi tüm imkanlarınızı seferber ediniz. Masum bir insana özgürlüğünü vermek yeryüzündeki en kıymetli insani yardımdır. İnsanoğlunun merhameti ve vicdanının kitle imha silahları susturacak, çünkü insanız ve herkes İçin insanca yaşam istiyoruz. Suriye zindanlarındaki son kadın ve çocuk özgür oluncaya deki ayaktayız” dedi.

Baskıya, zulme karşı duracağız

Kanaat önderlerinden Ramazan Keskin ise, bu meydanlarda baskıya, zulme karşı dik durulduğunu belirterek, “Bugün sizin buradan yaptığınızı her yerde ki Müslümanlar şuan basın vasıtasıyla görüyorlar ve rahat nefes alıyorlar. Onlar idama giderken, kurşuna dizilirken, sürgün edilirken, sizleri arkasında görüyor, buluyor ve dualarınızı adeta istiyorlar. Biz de bugün burada yeryüzünün her neresinde olursa Medreseyi Yusufiye de bulunan ablalarımız, bacılarımıza, analarımıza ve oradaki tüm insanlara selamımızı gönderiyor ve orada olduğumuzu beyan ediyoruz. Bugün inanmayan duyarlı insanlar, vicdan sahibi insanlar da bizimle birlikte. Onlar, Müslümanlara yaptıkları eziyetlere günün birinde dünyada, günün birinde ise ahirette pişman olacaklar ama bu kendilerine hiçbir fayda vermeyecek. İslam'ın bir ahlakı vardır o ahlak da kadınlara asla ve asla el kaldırılmaz savaşta dahi kadınlar öldürülmez, içeri alınmaz. O yüzden diyorum ki dünyanın hangi zindanında olursa olsun suçüstü yakalanmamış olanlar suça bulaşmamış olanları zindanlara atanlar bir gün kendileri o zindanlarda olacaklar. Ey bu zindanda olan ablalarım, bacılarım bilin ki bizim size ulaşmamıza engeller ve birtakım uydurulmuş hudutlar var. Yoksa bu insanlar ölümleri ve şehit olmaları pahasına tüm zindanların kapılarına yürüyebilirler” şeklinde konuştu.

Bu zulmün son bulmasını istiyoruz

Malatya Büyük Şehir Belediye Başkanı Hacı Uğur Polat da, “8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Ama 7 bin tane hanımefendi kardeşimiz Suriye’de adresleri yok, nerede oldukları belli değil hapishanedeler mi yaşamıyorlar mı belli değil. İslam ümmetine özgürlük getireceğiz demokrasi getireceğiz diyerek, Irak ve Suriye'ye işgal ettiler. Ama tekrardan da dönüp Dünya Kadınlar Günü derler. Biz Müslümanlar olarak, yeryüzüne hep adaletin temsilcisi olduk.  Bulunduğumuz makamların hiçbir önemi yok bir fert olarak, biz de o kardeşlerimizin yanındayız. Onların özgürlüklerini istiyoruz. Bu zulmün son bulmasını istiyoruz. O kardeşlerime özgürlük diliyorum” dedi. Yapılan duanın ardından Suriye’deki kadın ve çocukların yaşadığı zulme dikkat çekmek için barışın sembolü olarak, beyaz balon uçuruldu.